Vekaletsiz İş Görme Nedir? TBK Kapsamında Hukuki Dayanaklar ve Yargıtay Kararları

Günlük yaşamda, başkasının işine onun bilgisi veya izni olmadan müdahale etmek çoğu zaman hukuki sonuçlar doğurur. Türk Borçlar Kanunu’nda düzenlenen “vekaletsiz iş görme” kurumu, bu tür durumların hak ve yükümlülüklerini belirler. Peki, bir başkası adına onun yararına hareket etmek her zaman hukuken koruma görür mü? Bu yazıda vekaletsiz iş görmenin koşullarını, sonuçlarını ve uygulamadaki etkilerini ele alıyoruz.
Picture of Stj. Av. İrem Özberk

Stj. Av. İrem Özberk

Paylaş

Görüşmenizi şimdi planlayın.

Ofisten kurtulun, bilgeliği kucaklayın: Uygun çevrimiçi danışma yoluyla sizin için kişiselleştirilmiş uzman yasal rehberlik alın.

vekalet-verme
İçindekiler

1) Vekaletsiz İş Görme Nedir?

Vekaletsiz iş görme, bir kişinin herhangi bir vekâlet ilişkisine dayanmaksızın, başka bir kişinin menfaatine ve varsayılan iradesine uygun şekilde iş görmesidir.

Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 526 ve devamı maddelerinde düzenlenen bu kurumda, işgörenin yaptığı işlemler işsahibinin yararına sonuç doğurur.

Kanuna göre, işsahibi bu işlemlerden elde ettiği menfaatleri korurken, işgörenin yaptığı zorunlu ve yararlı masrafları, bunlara ilişkin faizleriyle birlikte karşılamakla yükümlüdür.

Ayrıca işgörenin üstlendiği edimlerin ifasını sağlamak ve bu işlemler sırasında doğan zararı da tazmin etmek zorundadır.

Ancak görülen iş yalnızca işgörenin menfaatine ise, bu durumda gerçek olmayan vekaletsiz iş görme söz konusu olur. Bu hâlde dahi işsahibi, işgörenin yaptığı masrafları ve üstlendiği borçları ödemekle yükümlüdür.

Vekaletsiz İş Görmenin Unsurları

  • Bir iş görme fiilinin bulunması

  • Görülen işin başkasına (işsahibine) ait olması

  • Taraflar arasında vekâlet ilişkisinin bulunmaması

  • İşgörenin bu işi kendi iradesiyle ve bilinçli olarak üstlenmiş olması

vekaletsiz iş görme

2. Vekaletsiz İş Görme ile Sebepsiz Zenginleşme Arasındaki Farklar Nelerdir?

A) Hukuki Sebep ve Zamanaşımı Süresi

Vekaletsiz iş görme ile sebepsiz zenginleşme kavramları uygulamada sıklıkla karıştırılsa da, her iki kurum arasında hem hukuki dayanak hem de zamanaşımı süresi bakımından önemli farklar bulunmaktadır.

Sebepsiz zenginleşme durumunda, Türk Borçlar Kanunu uyarınca iki ve on yıllık zamanaşımı süreleri söz konusudur. Ancak vekaletsiz iş görme davalarında bu süre, çoğunlukla 10 yıl olarak kabul edilmektedir.

Yargıtay 6. Hukuk Dairesi’nin yerleşik içtihadına göre, vekaletsiz iş görmeye ilişkin özel bir zamanaşımı süresi öngörülmediğinden, TBK m. 146 gereğince 10 yıllık genel zamanaşımı süresi uygulanır.

Bu da vekaletsiz iş görme ile sebepsiz zenginleşmenin dava süreci açısından farklı hukuki rejimlere tabi olduğunu açıkça göstermektedir.

Konu ile ilgili Yargıtay kararı şu şekildedir:

  • Yargıtay 6. Hukuk Dairesi E. 2021/3582 K. 2022/1048 T. 24.2.2022: Gerek Borçlar Kanunu gerek Türk Borçlar Kanunu’nda vekâletsiz iş görme hükümlerine göre açılacak davalardaki zamanaşımı süresine ilişkin özel bir düzenleme bulunmamaktadır. Eser sözleşmelerinden kaynaklanan alacak davalarında uygulanan 5 yıllık zamanaşımı süresi, vekâletsiz iş görmeden kaynaklanan davalarda uygulanamaz. Bunun sonucu olarak, kanunda aksine bir düzenleme bulunmadığından genel zamanaşımı süresi olarak BK’nın 125 ve TBK’nın 146. maddesindeki 10 yıllık zamanaşımı süresi vekâletsiz iş görme hükümlerine göre açılacak davalarda da uygulanacaktır. Nitekim, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun 04.06.1958 tarih, 1958/15-6 Esas ve Karar sayılı ilâmı, Y. 15. H.D’nin 17.03.2015 tarih, 2015/1035 Esas ve 2015/1289 Karar, yine Y. 15. H.D.’nin 23.12.2013 tarih, 2013/5368 Esas ve 2013/6991 Karar sayılı ilâmlarında vekâletsiz iş görmeden kaynaklanan davalarda 10 yıllık zamanaşımı süresinin uygulanacağı kabul edilmiştir. 

B) Başkasına Ait Borcun Ödenmesi

Vekaletsiz iş görme hükümlerinin uygulama alanlarından biri de, bir kişinin bilerek ve isteyerek başkasına ait bir borcu ödemesi hâlidir.

Bu durumda, kişi herhangi bir vekalet ilişkisi olmaksızın, borçlu adına bir edimi ifa etmiş olur. Bu gibi hallerde sebepsiz zenginleşme hükümleri değil, doğrudan vekaletsiz iş görme hükümleri uygulanır.

Borcu ödeyen kişi, bu işlemi başkasının yararına ve onun iradesine uygun şekilde gerçekleştirmişse, ödediği bedelin iadesini vekaletsiz iş görme kapsamında talep edebilir.

Ödemenin rızayla yapılması ve borçlunun bundan menfaat sağlaması, bu ilişkinin temelini oluşturur.

Konuyla ilgili Yargıtay kararları da uygulamada bu ayrımı netleştirmektedir:

  • Yargıtay 3. Hukuk Dairesi E. 2013/21151 K. 2014/6416 T. 28.4.2014: Davacı vekili dilekçesinde; davalının, kullandığı kredi nedeniyle dava dışı bankaya olan borcunun 150.000 TL’lik bölümünün müvekkili tarafından ödendiğini, ancak davalının dava dışı bankanın halefi haline gelen müvekkiline borcunu ödemediği gibi bu amaçla başlatılan takibe de itiraz ettiğini ileri sürerek; takibe vaki itirazın iptali ile davalının icra inkar tazminatına. mahkum edilmesini talep etmiştir (…) Mahkemece; başkasının borcunu ödemenin caiz olan vekaletsiz işgörme sayılacağı ve borcu ödeyenin sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca ödediğini isteyebileceği, ancak haklılık durumunun yargılamayı gerektirdiği gerekçesiyle davanın kabulüne

  • Yargıtay 3. Hukuk Dairesi E. 2021/6559 K. 2021/11814 T. 22.11.2021: Somut olayda, davacı, davalının taşınmazı için emlak borcunu ödediğinden bahisle, bunların tahsilini talep etiğine ve ortada da buna ilişkin bir vekaletname olmadığına göre, davada vekaletsiz iş görme hükümlerinin uygulanması gerekeceği açıktır.

3) Vekaletsiz İş Görme Uygulamaları ve Yargıtay Kararları

A) Ortak Yarar Durumunda Masrafların Paylaşımı

Vekaletsiz iş görme ilişkisinde bazı durumlarda, görülen iş yalnızca işsahibinin değil, aynı zamanda işgörenin de yararına olabilir. Bu tür durumlara “ortak yarar” hâlleri denir.

Türk Borçlar Kanunu’nda açıkça düzenlenmese de, ortak yararın mevcut olduğu hâllerde, doktrin ve Yargıtay kararları doğrultusunda şu kabul edilmektedir: İşin esasen başkasına (işsahibine) ait olduğu varsayımı geçerli olur.

Bu gibi durumlarda, işgören yaptığı masrafların kendi yararına düşen kısmı hariç olmak üzere, işsahibinden masraflarının iadesini talep etme hakkına sahiptir. Yani işgören, görülen işin işsahibine sağladığı yarar oranında bir alacak hakkı kazanır.

Yargıtay içtihatlarında da bu husus net biçimde vurgulanmaktadır:

  • Yargıtay 3. Hukuk Dairesi E. 2023/5134 K. 2024/1698 T. 15.5.2024: “Görülen işin başkasına ait olması gerektiği de açıktır. Ancak bazı durumlarda görülen işte vekâletsiz iş görenin de menfaati olabilir. Bu durumda ortak yarar söz konusu olur ki; ortak yararın bulunduğu durumlarda iş görenini menfaati iş sahibinin menfaatine göre daha üstün değilse işin başkasına aidiyeti unsuru var sayılır.”

  • Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E. 2020/337 K. 2022/893 T. 14.6.2022 Sayılı kararda da TCDD Manisa-Bandırma hattında bulunan hemzemin geçit için alınan bekçilik hizmetinin davacı kurum tarafından yapıldığı, bunun davalı kurumun yükümlülüğü olması sebebiyle bekçilik hizmetine ilişkin bedelin davalıdan vekaletsiz iş görme çerçevesinde tahsili istenmiştir. Mahkeme tarafından ise bekçilik görevi davanın her iki tarafına da hizmet ettiğinden, ödenen hizmet alım bedelinden her iki tarafın da yarı yarıya sorumlu tutulması gerektiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, 121.854,11TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmiştir. 

B) İnşaat Sözleşmelerinde Sözleşme Dışı İmalatlar

İnşaat sözleşmeleri kapsamında yüklenicinin, sözleşmede kararlaştırılan işlerin dışında kalan ilave imalatlar gerçekleştirmesi hâlinde, bu fazla imalatlara ilişkin bedelin tahsili, çoğu durumda vekaletsiz iş görme hükümlerine dayanılarak talep edilmektedir.

Çünkü bu gibi durumlarda, ortada sözleşmeye dayalı açık bir yetki bulunmamakta; ancak işin, iş sahibi yararına yapılmış olması nedeniyle TBK m. 526 ve devamı hükümleri devreye girmektedir.

Yargıtay uygulamasında da bu yaklaşım benimsenmiştir. Özellikle Yapım İşleri Genel Şartnamesi, çoğu zaman sözleşmenin eki niteliğinde sayıldığından, %10 iş artışı sınırının üzerindeki imalatlar, sözleşme kapsamı dışında kabul edilmekte ve yüklenici, bu fazladan yaptığı işler için vekaletsiz iş görme hükümleri uyarınca ödeme talebinde bulunabilmektedir.

Yargıtay kararlarında bu husus açıkça ifade edilmektedir:

  • Yargıtay 15. Hukuk Dairesi E. 2016/4722 K. 2018/865 T. 12.3.2018: Dosya kapsamından davacının sözleşme ve %10 iş artışı kapsamı dışında imalâtlar yaptığı, HMK’nın 193. maddesi uyarınca delil sözleşmesi niteliğindeki Yapım İşleri Genel Şartnamesi’nin sözleşmenin eki olduğu anlaşıldığından, %10 iş artışı dışındaki fazla imalâtların bedellerinin, vekâletsiz iş görme hükümleri uyarınca ve mahalli piyasa rayiçlerine göre istenebileceğinden…

C) Kiracının Yaptığı Zorunlu ve Faydalı Masraflar

Kiracının, kiralanan taşınmaz üzerinde gerçekleştirdiği zorunlu ve faydalı masraflar, hukuki olarak basit bir gider kalemi değil; belirli şartlarda vekaletsiz iş görme kapsamında değerlendirilen alacak hakkıdır.

Türk Borçlar Kanunu’nun 527. maddesi, kiracının bu tür masraflarını, eğer kiraya verenin rızası olmadan yapılmış ve onun yararına sonuç doğurmuşsa, vekaletsiz iş görme hükümlerine göre talep edebileceğini açıkça düzenler.

Bu çerçevede, eğer sözleşmede aksi açıkça belirtilmemişse, kiracı yaptığı harcamaları, taşınmaz sahibine karşı dava konusu yapabilir. Özellikle taşınmazın kullanımını mümkün kılan veya değerini artıran onarımlar, iyileştirmeler ve teknik müdahaleler, bu kapsamda değerlendirilir.

Yargıtay kararında şu şekilde açıklanmaktadır:

  • Yargıtay 3. Hukuk Dairesi, E. 2018/6787 K. 2019/3147 T. 9.4.2019: kural olarak, sözleşmede aksi kararlaştırılmadığı durumda, kiracı tarafından kiralanana yapılan faydalı ve zorunlu imalat bedellerinin dava tarihi itibarıyla uygulanması gereken vekâletsiz işgörme (BK.nun m. 414) ve sebepsiz zenginleşme (BK.nun m. 61 vd.) hükümlerine göre kiraya verenden istenmesi mümkündür. Yerleşik uygulama, kiracının kiralanana yaptığı faydalı ve zorunlu masrafların yapıldığı tarih itibariyle 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 527. maddesi (mülga 818 Sayılı Borçlar Kanunu’nun, 414. maddesi) kapsamında vekâletsiz iş görme hükümlerine göre kiraya verenden isteme hakkı olduğu yönündedir. 

D) Kat Mülkiyetinde Diğer Malik Adına Yapılan Harcamalar

Kat mülkiyeti rejiminde, ortak yaşam alanlarının idaresi ve giderlerin paylaşımı sıkça hukuki ihtilaflara konu olmaktadır. Özellikle kentsel dönüşüm, bakım-onarım çalışmaları, yapı ruhsatı alımı ya da zorunlu teknik giderler gibi durumlarda, bazı bağımsız bölüm maliklerinin yükümlülüklerini yerine getirmemesi hâlinde, diğer maliklerin kendi bütçelerinden bu giderleri karşılaması söz konusu olabilmektedir.

Bu tür durumlarda, ödeme yapan malik, yükümlülüğünü yerine getirmeyen malik adına hareket etmiş olur. Vekalet ilişkisi olmaksızın, onun menfaatine ve varsayılan rızasına uygun şekilde iş gördüğü için, vekaletsiz iş görme hükümleri devreye girer. Bu kapsamda, ödeme yapan malik, yaptığı harcamaları TBK m. 526 ve devamı uyarınca diğer malikten tahsil edebilir.

Yargıtay kararlarında da açıkça belirtildiği üzere, ödemeyi yapan kat malikinin haklılığı araştırılarak; giderin zorunlu olup olmadığı, ödeme belgeleri, ortak yarar durumu ve malikler arasındaki yük paylaşımı dikkate alınarak, vekaletsiz iş görme hükümleri çerçevesinde değerlendirme yapılmalıdır.

Bu uygulama, apartman ya da site yaşamında sık karşılaşılan ancak çoğu zaman göz ardı edilen bir hukuki zemini oluşturur. Zira, bir kat malikinin pasif tutumu diğer maliklere yük getiremez; bu yük, hukuki yollarla telafi edilebilir.

Konuyla ilgili Yargıtay kararları şunlardır:

  • Yargıtay 3. Hukuk Dairesi, E. 2006/16089 K. 2006/17317 T. 11.12.2006: Davalının ise olumsuz davranış göstererek hissesine düşen katılım payı olarak ödemesi gereken 14.000 Dolar’ı ödemediğini ileri sürerek, 14.000 Dolar faydalı ve zorunlu giderlerin davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.(…) davalı adına diğer kat maliklerinin ödeme yapıp yapmadıkları taraf delillerinin ibrazı ile etraflıca araştırılmalı ve vekaletsiz işgörme ve sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca iadesi gereken miktar saptanıp sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile davanın reddi doğru görülmemiştir.

  • Yargıtay 20. Hukuk Dairesi, E. 2017/2971 K. 2018/3385 T. 03.05.2018: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı …’ın … Sitesinde 42 adet dairenin sahibi olup, sitenin zorunlu bakım, onarım, günlük işlerinin idaresi vb. işler için bir diğer kat maliki olan müvekkili … tarafından harcamalar yapıldığını, site yönetim planında da kat maliklerinin yapılan harcamalara payları oranında katılacağının düzenlendiğini, üzerine düşen payı ödemeyen davalı hakkında…1. İcra Müdürlüğünün 2014/407 sayılı dosyasıyla genel haciz yoluyla takip yapıldığını, davalının borca itiraz ederek takibi durdurduğunu, olağan genel kurul kararında belirtilen ve …’a ödenmesi gereken 86.852,00 TL’den davalının ve diğer bazı kat maliklerinin aidat borçları düşüldükten sonra kalan kısım olan 49.502,00 TL’nin payları oranında bölünmesi sonucu davalı …’ın payına düşen 45.507,00 TL borcunun olduğunu beyan ederek, (…) Dava dilekçesinden ve dosyanın incelenmesinden davacının yetkili yönetici olmadığı anlaşılmakla vekaletsiz iş görme kaidesine göre ana taşınmazın yönetimine yaptığı belgeli ve belgesiz harcamaların saptanıp mali kayıtlar ve fiziken gerçekleştirilen işler birlikte yerinde değerlendirilerek …

Vekaletsiz iş görme, Türk Borçlar Kanunu’nda ayrıntılı şekilde düzenlenmiş ve uygulamada geniş yer bulan bir borç ilişkisidir. Vekalet ilişkisi olmaksızın, bir kişinin bir başkası adına ve onun yararına gerçekleştirdiği fiiller bu kapsamda değerlendirilir.

Ancak bu kurumun, özellikle sebepsiz zenginleşmeden farklarının doğru şekilde ayırt edilmesi, uygulamada ortaya çıkabilecek uyuşmazlıkların çözümünde kritik öneme sahiptir. Bu nedenle, vekaletsiz iş görme ile ilgili taleplerin değerlendirilmesinde hem yasal düzenlemeler hem de Yargıtay içtihatları ışığında dikkatli bir hukuki analiz yapılması gereklidir.

Görüşmenizi şimdi planlayın.

Ofisten kurtulun, bilgeliği kucaklayın: Uygun çevrimiçi danışma yoluyla sizin için kişiselleştirilmiş uzman yasal rehberlik alın.