TAM YARGI DAVASI , İPTAL DAVASININ REDDİ SONUCUNDA AÇILACAK TAM YARGI DAVASINDA DAVA AÇMA SÜRESİ
1.TAM YARGI DAVASI NEDİR? NASIL AÇILABİLİR?
Tam yargı davası; idarenin herhangi bir işlemi, eylemi veya ihmali nedeniyle zarara uğrayan kişinin maddi ve manevi zararının tazmini amacıyla açtığı bir davadır . İşbu dava kaynağını Anayasa’nın 125. maddesinden almaktadır. Tam yargı davasının 4 şekilde açılması söz konusu olabilir. Bunlar;
1-Hakları ihlal eden idari işleme karşı iptal davası için öngörülen dava açma süresi içerisinde doğrudan tam yargı davası açılması,
2-Hakları ihlal eden idari işleme karşı dava açma süresi içerisinde iptal ve tam yargı davalarını birlikte açılması
3-Hakları ihlal eden idari işleme karşı açılan iptal davasının karara bağlanması üzerine kararın tebliğinden itibaren dava açma süresi içerisinde tam yargı davası açılması
4-Hakları ihlal eden idari işlemin icrası nedeniyle doğan zararlardan dolayı icra tarihinden itibaren dava açma süresi içerisinde dava açılması şeklindedir.
2.DOĞRUDAN DOĞRUYA TAM YARGI DAVASI AÇıLMASI
Madde 13 – 1. İdari eylemlerden hakları ihlal edilmiş olanların idari dava açmadan önce, bu eylemleri yazılı bildirim üzerine veya başka suretle öğrendikleri tarihten itibaren bir yıl ve her halde eylem tarihinden itibaren beş yıl içinde ilgili idareye başvurarak haklarının yerine getirilmesini istemeleri gereklidir. Bu isteklerin kısmen veya tamamen reddi halinde, bu konudaki işlemin tebliğini izleyen günden itibaren veya istek hakkında otuz gün içinde cevap verilmediği takdirde bu sürenin bittiği tarihten itibaren, dava süresi içinde dava açılabilir. Görevli olmayan adli (…) [10] yargı mercilerine açılan tam yargı davasının görev yönünden reddi halinde sonradan idari yargı mercilerine açılacak davalarda, birinci fıkrada öngörülen idareye başvurma şartı aranmaz.
“İptal davasının aksine tam yargı davasının hâkimi uğranılan zararın telafisi amacıyla idareyi muhatap almakta, zararın varlığını araştırarak ihlal edilen hakkın tazminine yönelik karar vermektedir. Yine tam yargı davasının sonunda verilen karar, aslen davacı için sonuç doğurmaktadır. Davacının (sübjektif) hakkının ihlalini araştıran ve bu hak ihlalinin tazminine yönelen kurgusuyla tam yargı davası, sübjektif nitelikte bir dava olarak kabul edilmektedir. Ancak iki dava arasındaki bu nitelik ve konuya ilişkin farklılık dava açma sürelerinin belirlenmesinde esas alınmamıştır. Her iki dava açısından da İYUK’ta aynı dava süresi öngörülmüştür.
Tam yargı davasının farklılığı olarak görünen ve fiilen dava açma süresini uzatan durumlar olan, idari eylemden hakları ihlal edilmiş olanların 1 ve 5 yıllık süreler içinde idareye (ön karar) başvurusu yapması (İYUK m. 13) ve bir işlemin icrası sebebiyle doğan zararlardan dolayı icra tarihinin esas alınması (İYUK m. 12) teknik olarak dava açma süresi içinde değerlendirilemez. Bu kurallar dava açma süresinin başlangıcının belirlenmesine yöneliktir. Söz konusu kurallarda öngörülen koşul gerçekleştiğinde tam yargı davası “dava süresi içinde” açılacaktır ve bu süre iptal davaları için öngörülen süreyle aynıdır.”
Dolayısıyla, madde metninde düzenlenen 1 ve 5 yıllık süreler dava açma süresinin başlamasından önce idareye yapılacak başvuruya ilişkindir. Bunun dışında dava açma süresine ilişkin değişiklik yaratmamaktadır.
3.İPTAL DAVASININ REDDİ HALİNDE TAM YARGI DAVASI AÇILMASI
İptal davası sonrası tam yargı davası açmak için ilgili işlemin iptal edilmesi şart değildir. İYUK’un 12’nci maddesinde geçen ifadeye göre, “(…) bu davanın (iptal davasının) karara bağlanması üzerine, bu husustaki kararın veya kanun yollarına başvurulması halinde verilecek kararın tebliğindenitibaren dava açma süresi içerisinde tam yargı davası açılabilir. Dolayısıyla iptal davasının reddedilmiş olması yahut söz konusu idari işlemin iptal edilmesi hallerinde de tam yargı davası açılabilecektir.
İYUK m. 12 taraflara iki farklı yoldan tam yargı davası açma olanağı vermiştir. Bu durumda davacı isterse ilk derece tarafından verilen kararın tebliğinden itibaren süresi içinde (60 gün) isterse de istinaf ya da temyize gidilen kararın kesinleşmesinden itibaren süresi içinde (60 gün) dava açabilecektir.
4.İPTAL DAVASINDA VERİLEN HÜKMÜN KANUN YOLUNA GÖTÜRÜLMESİ HALİNDE TAM YARGI DAVASININ AKIBETİ NE OLACAKTIR?
İptal davasında verilen karara karşı kanun yoluna başvurulmuş olması, ilgilinin tam yargı davası açmasına engel değildir. Dolayısıyla açılan tam yargı davası, iptal davasında verilen kararın kesinleşmediği ve üst mahkemede incelenmeye devam ettiği gerekçesiyle, zamanından önce açılmış dava kabul edilerek reddedilemez. Kanun yoluna başvurulmasıyla birlikte, zararın tazmini için iptal davası sonucunda verilen kararın tebliğinden itibaren 60 gün içerisinde tam yargı davası açılabilecektir. Aynı şekilde, iptal davası sonucunun tebliğinden itibaren tam yargı davası açıldıktan sonra kanun yoluna başvurulmuş olması, tam yargı davasının esastan karara bağlanmasına engel teşkil etmeyecektir. Ancak, iptal davası devam ederken tam yargı davası açılması halinde mahkemece, iptal davası sonunda verilecek karara kadar davaya bakılmaması ve bunun bir bekletici mesele sayılması gerekmektedir.
Danıştay 5. D., E. 2011/4978 K. 2012/949 T. 12.3.2012: Anılan maddeye göre, ilgililer tarafından, iptal ve tam yargı davalarının birlikte açılması mümkün olduğu gibi; bu davaların birlikte açılmadığı (bir başka ifadeyle, önce iptal davasının açıldığı) hallerde, iptal davası hakkında karar verildikten sonra veya iptal davası hakkında verilen karar için kanun yollarına başvurulmuş olması durumunda da, Yasanın öngördüğü süreler içinde tam yargı davası açılması mümkün olup; 2577 sayılı Yasada , "iptal kararına yönelik olarak temyiz yoluna başvurulmuş olması ve böylece, anılan kararın henüz kesin bir karar niteliğini taşımaması nedeniyle, bu iptal kararına dayalı olarak tam yargı davası açılamayacağı" yolunda herhangi bir hükme yer verilmemiştir. Nasıl ki, iptal ve tam yargı davalarının birlikte açıldığı davalarda, yargı yerince dava konusu işlemle ilgili olarak verilen kararla birlikte bu karar da gözetilerek tazminat istemi hakkında da karar verilmesi gerekiyorsa; iptal kararından sonra, fakat kanun yollarına başvurulmadan önce açılan davalarda da tazminat istemi hakkında karar verilmesi gerektiğinde kuşkuya yer bulunmamaktadır. Kaldı ki, 2577 sayılı Yasanın, idari yargı yerlerince verilen kararların uygulanması ile ilgili düzenlemelere yer verilen 28. maddesinde, anılan yargı kararlarının, bu kararlar hakkında kanun yollarına başvurulmuş olsun veya olmasın idarelerce uygulanması gerektiği de vurgulanmış bulunmaktadır. Belirtilen hukuki durum karşısında, davacı tarafından açılan tam yargı davasının, "bu davaya dayanak alınan iptal davasında Mahkemece verilen dava konusu işlemin iptaline ilişkin kararın henüz kesinleşmediği" gerekçesiyle incelenmeksizin reddi yolunda verilen İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet görülmemiştir.
5.İPTAL DAVASININ ARDINDAN TAM YARGI DAVASI AÇILMASI DURUMUNDA DAVA AÇMA SÜRESİ NASIL HESAPLANMALIDIR?
Taraflar kanun yoluna başvurmamışlarsa, tam yargı davası açma süresinin başlangıcı anlamında bir problem olmadığı ve sürenin kararın taraflara tebliği ile birlikte başlayacağı düşünülebilir. Ancak, dava açma süresi “iptal davası ile ilgili kararın taraflara tebliği ile mi” yoksa “tebliğ tarihinden itibaren işlemeye başlayacak olan yargı yoluna başvuru süresinin (2577 sayılı Kanun’a göre, istinaf ve temyiz başvurusu için öngörülen süre 30 gündür) bitiminden itibaren mi başlayacaktır”? Tam yargı davasını açma süresi, iptal davasında verilen kararın taraflara tebliğinden itibaren 60 gündür. Yargı kararlarına bakıldığında; dava açma süresi için iptal davasında verilen kararın taraflara tebliği ile 60 gün sonunda dava açılması gerekecektir. Yani, tebliğ tarihinden itibaren kanun yoluna başvuru süresi (30 gün) de dava açma süresine eklenerek ( + 60 gün ) ve dolayısıyla dava açma süresinin 90 gün olduğu düşünülemeyecektir.
Danıştay 6. D., E. 2015/7106 K. 2016/4959 T. 3.10.2016: Ayrıca, hakları ihlal eden idari işleme karşı açılan iptal davasının karara bağlanması üzerine kararın tebliğinden itibaren dava açma süresi içerisinde tam yargı davası açılabilmesine olanak sağlayan 2577 sayılı Yasanın 12. maddesi uyarınca dava açacak kişiler için en son dava açma süresi, iptal davasına ilişkin kararın kesinleştiği tarih olup, en geç iptal davasının kesinleşme tarihinden itibaren altmış gün içinde doğrudan ya da 2577 sayılı Yasanın 11. maddesine göre yapılacak başvuru üzerine dava açılması mümkün olan tarihten önce yapılan başvuru üzerine açılacak dava da süresinde açılmış dava olacaktır. Hak arama özgürlüğünün gereği olarak, Yasanın davacı lehine en son dava açma süresine imkan veren düzenlemesi esas alınarak dava açma süresinin hesaplanması gerekir. Aksine yapılacak bir değerlendirme, Anayasanın idarenin eylem ve işlemlerinden doğan zararları ödemekle yükümlü kılan düzenlemesini hayata geçiren Yasanın anılan kuralının uygulanmasını sınırlandırarak kişilerin hak arama özgürlüğünü engelleyeceği gibi adil ve aleni olarak yargılanma hakkını öngören Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesindeki adil yargılanma ilkesiyle de çelişecektir.
Danıştay 14. D. E.2013/1954, K. 2014/9156 T.31.10.2014: Ancak iptal kararının idari işlemin icra edildiği tarihten sonra 04.04.2011 tarihinde davacıya tebliğ edildiği, bu kararın tebliğ edildiği tarihten itibaren hukuki haklılığı belirlenen davacının yeniden dava açma hakkının doğduğu ve iptal davasında verilen karara karşı kanun yollarına başvurulması üzerine temyiz mercii tarafından verilecek kararın tebliğ tarihinden itibaren de dava açma süresi içerisinde tam yargı davası açılabileceğinin açık olması…
6.SONUÇ
Tam yargı davasının açılması için birden fazla yol bulunmakla bunlardan en önemlisi de iptal davasının sonucunun beklenmesi ve ardından tam yargı davasının açılmasıdır. Bu durumda istinafa başvurulup başvurulmaması, istinafa başvurulmaması halinde dava açma süresinin ne zaman başlayacağı ve iptal davasına ilişkin kanun yolu süreci devam ederken tam yargı davasında hangi durumlara dikkat edilmesi gerektiğinin doğru ve sağlıklı bir dava süreci için büyük bir öneme haiz olduğu ortadadır.




