APKİS seçimlik haklar
YÜKLENİCİNİN ESERİ TESLİM BORCUNDA TEMERRÜDE DÜŞMESİ DURUMUNDA SEÇİMLİK HAKLAR
Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi bakımından yüklenicinin bağımsız bölümleri tesliminde temerrüde düşmesine ilişkin TBK’da özel bir hükmün bulunmamaktadır. Bu sebeple, yüklenicinin bağımsız bölümleri teslim borcunda temerrüde düşmesi halinde TBK’da yer alan genel hükümler ve uygun olması kaydıyla eser sözleşmesine ilişkin hükümler uygulanacaktır. TBK’nın m. 117 vd. hükümlerinde yer alan borçlunun temerrüdü müessesesi ve buna ilişkin hükümler, yüklenicinin bağımsız bölümleri teslim borcunda temerrüde düşmesi hali ve bunun sonuçları bakımından uygulama alanı bulacaktır.
Bu kapsamda; yüklenicinin bağımsız bölümleri teslim borcunda temerrüde düşmesinden bahsedebilmek için, bu borcun muaccel olması, ifa edilebilir olması, bağımsız bölümlerin teslim edilmemesi, arsa sahibi tarafından ihtarda bulunulması, temerrüde mâni sebeplerin bulunmaması gerekliyken, yüklenicinin bağımsız bölümleri teslim borcunda temerrüde düşmesinde kural olarak kusurlu olması şartı aranmamaktadır. Ancak, haklı gecikme, borcun ifasındaki gecikmeyi borca objektif olarak aykırı olmaktan çıkarması sebebiyle yüklenicinin temerrüdüne engel olabilecektir.
TBK m. 117/I hükmünde düzenlendiği üzere borcunun muaccel olması halinde borçlu, alacaklının ihtarı üzerine temerrüde düşer. Söz konusu hüküm uyarınca yüklenicinin temerrüde düşebilmesi için arsa sahibinin ihtarı gerekli olup; yapılan ihtarda, arsa sahibinin yükleniciden bağımsız bölümlerin tamamlanmış olarak teslimini talep ettiğinin ve ifa zamanının geldiğinin anlaşılması, açık bir beyanla ifade etmesi gereklidir. TBK’da ihtarın geçerlilik ve ispat şekline ilişkin özel bir şekil şartı düzenlenmediğinden ihtar sözlü, yazılı, açık ya da zımni olarak yapılabilir. Ancak taraflarca sözleşmede ihtara ilişkin bir geçerlilik şekli öngörülmüşse, bu şarta uyularak ihtar gönderilmelidir. Zira söz konusu şekle uygun olmadan yapılan ihtar yükleniciyi temerrüde düşürmeyecektir.
Bununla birlikte TTK m. 18/III hükmünde düzenlendiği üzere tacirler arasındaki uyuşmazlıklarda sözleşmenin karşı tarafını temerrüde düşürme, sözleşmeyi feshetme ve dönmeye yönelik ihbar ve ihtarların taahhütlü mektupla, güvenli elektronik imza kullanılarak kayıtlı elektronik posta sistemi aracılığıyla, noter kanalıyla, ya da telgrafla yapılması zorunludur. İhtarda bulunmaya gerek olmayan durumlar; belirli bir vade varsa yüklenici, bu vadede borcunu ifa etmezse, arsa sahibinin ihtarda bulunmasına gerek olmadan kendiliğinden temerrüde düşecektir, yüklenicinin hal ve vaziyetinin ihtarın faydasız kalacağını gösterdiği ve ihtarın yapılmasının hiçbir amaca hizmet etmeyeceğinin anlaşıldığı durumlarda da arsa sahibinin ihtar göndermesine gerek bulunmamaktadır, yine özel durumları ve şahsi kabiliyetleri nedeniyle ifanın ne zaman yapılacağını sadece borçlu bilebilecek, bir başka deyişle arsa sahibi bilemeyecek durumdaysa ihtara gerek yoktur.
Yüklenicinin temerrüde düşmesi sonrasında arsa sahibinin, yükleniciden aynen ifayı istemesi veya bundan vazgeçip sözleşmeden dönme haklarını kullanmasında yüklenicinin kusurlu olmasına gerek yok ise de tazminat isteminde bulunabilmesi yüklenicinin kusurunun bulunması şarttır.
A. TEMERRÜT SONUCUNDA ARSA SAHİBİNİN SEÇİMLİK HAKLARI
a. Arsa Sahibinin Seçimlik Haklarını Kullanabilmesi İçin Gerekli Şartlar:
1. Yükleniciye Ek Süre Verilmiş Olması
TBK m.125’te yer alan aynen ifa ve gecikme tazminatını talep hakkı hariç diğer seçimlik hakların kullanılabilmesi için gerekli ilk şart, yükleniciye uygun bir ek süre verilmiş ya da hâkimden bu yönde bir talepte bulunulmuş olunmasıdır. Verilmiş olan ek süre tamamlanmasına rağmen yüklenicinin yapıyı teslim etmemiş olması durumunda, arsa sahibi aynen ifa ve gecikme tazminatı talebini devam ettirebileceği gibi, bunun yerine seçimlik haklar olan ifadan vazgeçip olumlu zararı talep etme ya da sözleşmeden dönerek olumsuz zararı talep etme imkânına da sahip olur. Yükleniciye ek süre verilmesi, arsa sahibi tarafından tek taraflı olarak yapılan ve karşı tarafa varması gerekli olan hukuki işlem benzeri irade beyanı niteliğindedir. TBK’ da tıpkı ihtarda olduğu gibi ek süre için şekil şartı öngörülmüş olmamakla birlikte TTK m.18/III tacirler için ek sürenin maddede belirtilmiş şekillerden birine uyularak yapılması gerektiğine yer vermiştir.
Ek süre yüklenici temerrüde düştükten sonra verilebilir. Ancak, temerrüt için ihtarın arandığı hallerde ihtarla birlikte ek süre tanınması mümkündür. Yüklenici, ek süre verilmesi üzerine ifayı gerçekleştireceği tarihe kadarki dönemi kapsayan gecikme tazminatını da ifa ederek temerrütten kurtulabilir. Ek süreye ilişkin olarak TBK’da net bir ifadeye yer verilmemiş olup, uygun olması gerektiği taraflardan birinin verebilmesinin yanı sıra hâkime başvurarak süre tayini talebinde bulunulabileceği belirtilmiştir. Ek süre belirlenirken, arsa sahibinin ve yüklenicinin yapının tamamlanmasındaki menfaati, yapının niteliği, yüklenicinin kusurunun bulunup bulunmaması ve yapının tamamlanma oranı gibi ölçütlerden yararlanılmalıdır.
TBK m.124’te birtakım hallerde ek süre verilmese dahi arsa sahibinin seçimlik haklara başvurmasının mümkün olacağı belirtilmiştir. Bu haller: yüklenicinin bulunduğu durum ve davranışlarından yola çıkıldığında borcunu ifa etmeyeceği yönünde güçlü bir izlenim oluşması veya yüklenicinin ifasının yararsız hale gelmesi ya da ifanın kabul edilemeyeceğinin sözleşmeden anlaşılmasıdır. Süre vermeyi gerektirmeyen ilk hale, yüklenicinin yapı inşasını bırakıp terk etmesi ya da yapının çok az bir kısmının tamamlanmış olması örnek teşkil eder. İfanın yararsız kalması halinin, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmelerine uygulanamayacağı kabul edilmektedir. Zira yapının geç tamamlanması halinde de arsa sahibi yarar elde etmiş olur BK m.124/3’te yer alan ek süre verilmesini gerektirmeyen son hal ise, tarafların kesin vade kararlaştırmış olmasıdır.
2. Verilen Ek Sürede Yüklenicinin İfayı Gerçekleştirmemiş Olması
Arsa sahibinin seçimlik haklarını kullanabilmesinin bir diğer şartı, tanınan ek sürede yüklenicinin ifayı gerçekleştirmemiş olmasıdır. Eğer yüklenici ifayı gerçekleştirmişse, seçimlik haklar kullanılamaz.
3. Arsa Sahibinin Seçimlik Hakların Derhal Kullanması
Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinde seçimlik haklarını kullanmak isteyen arsa sahibi, verilen ek sürede ifanın gerçekleşmemesi ya da ek süre verilmesi gerekmeyen hallerde muacceliyete rağmen ifanın gerçekleşmemesi üzerine derhal seçimlik haklarını kullanması gerekir. Zira aksi halde aynen ifa talebinde ısrar ettiği kabul edilir. Yüklenicinin temerrüde düşmesi üzerine, arsa sahibi ek süre verilmesi gereken hallerde bu sürenin sonunda, ek süre verilmesi gerekmeyen hallerde ise muaccel olmuş olan borcun ifa edilmemesiyle birlikte aynen ifa yerine diğer seçimlik hakları talep edebilecek konuma gelir.
b. SEÇİMLİK HAKLAR
1. AYNEN İFA VE GECİKME TAZMİNATINI TALEP ETME
Temerrüt halinde yapıyı meydana getirme ve bağımsız bölümleri teslim etme borcu kendiliğinden sona ermemekte, aynen ifa yükümlülüğü devam etmektedir. Yüklenicinin temerrüdüne rağmen arsa sahibi sözleşme ilişkisinin devam etmesini isterse, yükleniciden aynen ifa ile birlikte gecikme tazminatı talebinde bulunabilecektir. Arsa sahibinin aynen ifa yanında gecikme tazminatı talebinde bulunabilmesi için yüklenicinin bağımsız bölümleri teslim borcunda temerrüde düşmesi, bir zararın oluşması, uygun nedensellik bağının bulunması ve yüklenicinin kusurlu olması şartları bir arada aranmaktadır.
Arsa sahibi, yükleniciye aynen ifa ve gecikme tazminatı talebini hemen bildirebilecektir. Bir başka deyişle bu talep için arsa sahibinin yükleniciye ek süre vermesine gerek bulunmamaktadır. Bağımsız bölümlerin ifası halen mümkün olmak kaydıyla, yapma borçları açısından yüklenicinin aynen ifaya zorlanması mümkündür. Bu nedenle edimini zamanında ifa etmeyen yükleniciye karşı, arsa sahibi edimin aynen ifasını gerçekleştirmesi için eda davası açabilecektir. TBK m. 118/I hükmünde düzenlediği üzere temerrüde düşmesinde kusurunun bulunmadığını kanıtlamadığı müddetçe yüklenici, arsa sahibinin borcun geç ifa edilmesi sebebiyle uğradığı zararları giderme yükümlülüğü altındadır.
TBK. m. 118’de düzenlenmiş olan gecikme tazminatı, alacaklının borcun geç ifa edilmesinden dolayı uğradığı zararı karşılamayı amaçlar ve alacaklının borcun gecikmemiş olarak ifa edilmesindeki çıkarını sağlamaya yöneliktir. Müteahhidin gecikme tazminatından sorumlu olabilmesi için kusurlu olması şarttır. Bununla birlikte, yüklenicinin temerrüdü tarihinden itibaren aynen ifanın yapılacağı tarihe kadar geçen sürede meydana gelen zararlar gecikme tazminatının konusunu oluşturmaktadır. Arsa sahibi gecikme tazminatını ifa ile birlikte isteyebileceği gibi ifayı kabul ettikten sonra ihtirazî kayıtla saklı tutmamış olsa dâhi talep ve dava edebilir. Gecikme tazminatı inşaat bitmeden ve teslim edilmeden istenebileceği gibi inşaatı bitirip teslim ettikten sonra da istenebilir.
Arsa sahibinin bağımsız bölümlerin vadesinde teslim edilmesi halinde malvarlığının içinde bulunacağı durum ile bağımsız bölümlerin geç teslim edilmesinden dolayı hali hazırdaki durumu arasındaki farka göre gecikme tazminatı hesap edilir. Arsa sahibi aynen ifadan vazgeçip sadece gecikme tazminatını talep edemeyecektir. Zira gecikme tazminatı, yalnızca aynen ifanın talep edilebileceği süre boyunca talep edilebilir. Bu nedenle aynen ifadan vazgeçip sözleşmeden dönen arsa sahibi, gecikme tazminatı talebinde bulunamayacaktır. Gecikme tazminatı niteliği itibariyle bir tür müspet zarar olup; arsa sahibinin uğradığı zararın kapsamını ispat yükü kendisine aittir. Arsa sahibi gecikme tazminatı kapsamında yükleniciden fiili zararını ve yoksun kalınan kazancını talep edebilecektir. Uygulamadaki gecikme zararı hesabında genellikle, yapılacak inşaat süresinde bitse ve teslim edilse idi niteliğine ve tahsis amacına göre rayiç kira bedellerine göre tahmin edilen kira getirisi esas alınmaktadır.
2. AYNEN İFADAN VAZGEÇİP MÜSPET ZARARIN TAZMİNİNİ TALEP ETME
İş sahibinin bedel ödeme borcunda temerrüde düşmesi durumunda, sözleşmeden dönmek yerine sözleşmenin ayakta tutularak zararların tazmin edilmesi yüklenici için daha yararlı bir durum olabilir. Bu yenilik doğuran seçimlik hakkı kullanmak isteyen yüklenici, TBK m. 123 kapsamında, iş sahibine ödeme yapması için son şansı (ek süre) vermeli ve yenilik doğuran hak niteliğindeki aynen ifadan vazgeçme beyanını “hemen” bildirmelidir. “Hemen” den maksat, yüklenicinin somut durumun özelliğine göre seçimlik hak talebini iş sahibine makul olan sürede iletmesidir. Aynen ifadan vazgeçme beyanı TBK m. 125’te belirtilen seçimlik haklarının kullanılması için zorunlu bir şarttır.
Aynen ifayı ret ve müspet zarar talebi ihtimalinde sözleşme geçerlidir ve varlığını sürdürmektedir. Zira yüklenici sadece aynen ifayı ret etmiştir, yoksa sözleşmeden dönmüş değildir. Taraflar kendi edimlerini yerine getirmekle sorumlu olmaya devam etmekte; fakat kanunun verdiği hak ve yetki kapsamında borçlu taraf olan iş sahibinin ifaya ilişkin edimi nitelik değiştirmektedir. Sözleşmedeki asli yükümlülük olan bedel ödeme yerini, tali yükümlülük olarak tazminat yükümlülüğü almıştır. Bu durumda iş sahibinim asli edimi olan aynen ifa, artık tazminat borcuna dönüşmüş olur.
Aynen ifadan vazgeçilip olumlu zararın talep edilmesi halinde, diğer seçimlik hak olan dönmeden farklı olarak tasfiye sürecine girilmez ve tarafların yerine getirdikleri edimler iade etme yükümlülüğüne tabi olmaz. Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi açısından bu durumu değerlendirecek olursak, kısmi ifa halinde ifa konusu iade edilmeyecek olup yüklenici de teslim edilen kısımla orantılı olarak bedele hak kazanacaktır. Bu kapsamda müspet zararın istenebilmesi için yüklenicinin kusurlu olması şarttır. Yüklenici bağımsız bölümleri teslim borcunda temerrüde düşmesinde kusurlu olmadığını ispatlarsa, müspet zarara ilişkin tazminatı ödemeyecektir.
Aynen ifadan vazgeçme üzerine istenen gecikme zararları ile aynen ifa halinde istenen gecikme zararları temel olarak aynı kapsamda yer almaktadır. Yüklenicinin bağımsız bölümlerin teslimi borcunda temerrüde düşmesi sonucunda, arsa sahibinin uğradığı müspet zararın unsurları ifa edilmeyen edimin değeri ve gecikmeden doğan diğer zararlardır. Yüklenicinin ifa etmediği edimin değeri, bağımsız bölümlerin teslimi borcunda temerrüde düşmesi sebebiyle arsa sahibinin uğramış olduğu müspet zararın asgari içeriğinden meydana gelmektedir. Yüklenicinin bağımsız bölümleri teslim etmede gecikmesi sebebiyle arsa sahibinin uğradığı diğer zararlar ise ifa edilmeyen edim dışında temerrüt sebebiyle uğradığı ve temerrüt ile nedensellik bağı içinde bulunan diğer tüm zararlardır. Yüklenicinin bağımsız bölümleri teslimde gecikmesi sebebiyle arsa sahibinin uğradığı zararlar fiili zarar ile yoksun kalınan kar müspet zarar kalemi olarak istenebilecektir. Müspet zararın hesaplanmasında başlangıç tarihi kural olarak arsa sahibinin aynen ifa ile birlikte gecikme tazminatından vazgeçtiği tarihtir. Ancak arsa sahibinin vazgeçmeye ilişkin beyanına ihtiyaç olmadığı durumlarda ise temerrüdün meydana geldiği tarih esas alınır.
TBK m. 125/f.2’de “borcun ifa edilmemesinden doğan zarar” ifadesi kullanılmıştır. Bu kapsamda yüklenicinin seçimlik hakkını kullanmak için yaptığı harcamalar, dava giderleri, cebri icra giderleri, temerrüt sebebiyle üçüncü kişilere ödemek zorunda kaldığı ceza ve tazminatlar, aşkın zarar, temerrüt sebebiyle ödenmek durumunda kalınan fiyat farkı, yüklenicinin kazanç kaybı yoksun kalınan kâr, da müspet zarardan kabul edilir.
Müspet zararın hesaplanma yöntemiyle ilgili inceleyeceğimiz ilk teori olan mübadele teorisine göre, yüklenici edimi yerine tazminat ödeyecekken yüklenicinin aynen ifa yükümlülüğü sürer. Bu teorinin kabulü halinde arsa sahibinin yapının teslimi gerçekleşmemesine rağmen belirli arsa paylarını yükleniciye devretmesi gerekecektir. Baskın olan fark teorisine göre ise, arsa sahibinin ifa yükümlülüğü ortadan kalkar ve yükleniciden talep ettiği tazminattan kendi ödemesi gereken bedeli mahsup eder ve artan bedeli talep eder. Buna göre fark teorisinin uygulanması halinde arsa sahibi pay devrini gerçekleştirmek zorunda kalmaz, fakat bu durumda yükleniciden talep edeceği olumlu zarardan arsa paylarının değerini düşerek arta kalan miktarı talep eder. Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinde kararlaştırılmış olan arsa sahibine teslim edilecek bağımsız bölümlerin ve buna karşılık yükleniciye devri yapılacak olan belirli arsa paylarının değeri ifadan vazgeçildiği tarihteki rayiç bedele göre belirlenir. Olumlu zarar olarak en azından yapının tamamlanabilmesi için gerekli olan masraflar verilmelidir. Bu bağlamda masraflar yapının tamamlanma oranına göre belirleneceğinden, yapının tamamlanma oranı önem arz eder. Olumlu zararı, yapının tamamlanması için gerekli giderlerin yanı sıra gecikmeden kaynaklı giderler ve yoksun kalınan kâr oluşturur. Buna göre, fark teorisinde olumlu zarar kapsamında tazminat, rayiç bedele göre tespit edilmiş devri kararlaştırılmış belirli arsa paylarının değeri, yine rayiç bedele göre belirlenmiş bağımsız bölümlerin değerinden çıkarılması ve ortaya çıkan bedele gecikme nedeniyle uğranan zararlar, inşaatın tamamlanması için gerekli bedelin eklenmesi ile ortaya çıkan bedeldir.
3. SÖZLEŞMEDEN DÖNME VE MENFİ ZARARIN TAZMİNİNİ TALEP ETME
Sözleşmeden dönmenin amacı, tarafların sözleşme öncesi bulundukları durumu yeniden tesis etmeye yöneliktir ve bozucu yenilik doğuran bir haktır. Sözleşme böylelikle tasfiye ilişkisine dönüşerek tarafların karşılıklı iade borçları doğar. Buna karşılık Yargıtay’ın son tarihli kararlarında arsa sahibinin, sözleşmeden dönme hakkının hüküm ve sonuç doğurmasının yüklenicinin kabulüne, yüklenici kabul etmezse mahkeme kararına bağlı olduğuna hükmedilmiştir.
TBK’nın 125/III. Maddesi uyarınca, arsa sahibinin dönme beyanında bulunması ile sözleşmenin tarafları ifa yükümlülüğünden kurtulur. Ayrıca bu beyan ile, taraflar daha önceden ifa ettikleri edimlerin iade edilmesini isteyebilirler. Bu durumda yüklenici temerrüde düşmekte kusurunun bulunmadığını ispat etmediği müddetçe, talep etmesi halinde arsa sahibinin, sözleşmenin hükümsüz olması sebebiyle uğradığı zararı da tazmin etmesi gereklidir. Yüklenici kusurlu ya da kusursuz olsun, arsa sahibi sözleşmeden dönme hakkını kullanabilecektir. Buna karşılık, yüklenicinin kusurlu olması şartı arsa sahibinin, sözleşmeden dönme sonrasında menfi zararlarının tazminini talep etmesi halinde aranmaktadır. Arsa sahibinin sözleşmeden dönme ve menfi zararının tazminini talep etmesi için, yükleniciye kural olarak aynen ifa için ek süre vermesi ve verilen ek sürede ifanın gerçekleşmemesi üzerine aynen ifadan vazgeçtiğini hemen bildirmesi gereklidir.
Arsa Sahibinin Sözleşmeden Dönmesinin Sonuçları:
Arsa sahibinin sözleşmeden dönmesi üzerine her iki taraf borçlarını ifa etme yükümlülüğünden kurtulurlar ve önceden ifa etmiş oldukları edimlerin TBK’nın 125/III. maddesi uyarınca kendilerine geri verilmesinin talep edebilirler. Yargıtay’ın görüşü ise, bu sözleşmenin niteliği itibariyle ani-sürekli edim karşılığı sözleşme olduğundan bahisle, arsa sahibinin sözleşmeden dönmesi halinde sözleşmenin niteliği göz önüne alınarak ileriye veya geriye etkili olduğuna karar verilmesinin gerekli olduğu yönündedir. Kararda ileriye etkili sona ermenin ancak inşaat seviyesinin geçmişe etkili olarak dönmeyi adaletsiz kılacak derecede yüksek düzeyde olması durumunda kabul edileceği, bu durum haricinde esas olanın arsa sahibinin sözleşmeden geçmişe etkili olarak dönmesi olduğu vurgulanmıştır.
Yargıtay, arsa sahibinin sözleşmeden dönmesi ile sözleşmenin geriye etkili şekilde ortadan kalktığını savunan klasik teoriyi esas almaktadır. Bir kısım kararlarında; sözleşmeden dönme ile tarafların geri verme yükümlülüklerini sebepsiz zenginleşmeye dayandırmıştır. Bir kısım kararlarında ise özleşmeden dönme ile tarafların iade yükümlülüklerinin temelini kanuni borç ilişkisine dayandırarak iade taleplerini 10 yıllık zamanaşımı süresine tabi tutmuştur.
Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin tasfiyesi; henüz ifa edilmemiş borçların sona ermesi: sözleşmeden dönme ile arsa sahibi açısından varsa henüz ödenmemiş bedel ödeme borcu, yüklenici açısından ise yapıyı inşa etme ve bağımsız bölümleri teslim borcu sona erer. Edimler kural olarak aynen iade edilir. Ancak edimin aynen iadesinin mümkün olmadığı durumlarda ise söz konusu edimin parasal değeri üzerinde iade yapılır. İade borçlarının ifası bakımından TBK 83 vd. maddelerinde yer alan borçların ifası ile ilgili genel düzenlemeler uygulama alanı bulur.
Menfi Zararın Hesaplanması ve İspatı; Sözleşmeye aykırılıktan kaynaklı menfi zarar tazminatının hesaplanması bakımından haksız fiil sorumluluğunun düzenlendiği TBK’nın 50-52 maddeleri kıyasen uygulanır. Arsa sahibinin sözleşmeden dönmesi ile bazı yararlar elde etmesi söz konusu olabilir. Bu durumda arsa sahibinin elde ettiği bu yararların da menfi zarar hesabında dikkate alınarak denkleştirilmesi gereklidir.
TBK m. 125/III hükmü uyarınca sözleşmeden dönen arsa sahibinin menfi zarar tazmini talebinde bulunabilmesi için yüklenicinin kusurlu olması şarttır. Bağımsız bölümleri teslim borcunda temerrüde düşmekte kusuru bulunmadığının ispat yükü ise yükleniciye aittir. Bu bağlamda arsa sahibi fiili zarar teşkil eden kalemlerini belge ve makbuzlarla ispat edebilir. Arsa sahibinin üçüncü kişilerle sözleşme yapmayı kaçırdığı fırsatlardan elde edeceği kazanç kaybına ilişkin yoksun kalınan karın ispatı ise eğer söz konusu işin bir rayiç bedeli varsa, arsa sahibinin bu rayiç bedel üstünden bir başka yükleniciyle sözleşme akdetme olanağını kaybettiği varsayılır.
AV. AYŞEGÜL ÖTER
U&T Hukuk- U&T Law and Consulting




